6 Nisan 2012 Cuma

Benim sadık blogum..
Bugün cuma. Güzel bir tatil yaptım. Alarmla kalkmadım, kahvaltıda yumurta yedim, donald amca ve yeğenlerini, tom ve jerry'i izledim. sonra çıkıp ikeaya gittim yeni evim için eşya beğenmeye. o esnada denizi gördüm, durumumu anlattım, rahatladım. annemle konuştuk msnden gündüz gözüyle. sonra v&d'den kereme göre tişörtler baktım, dokundum, kokladım. yavruma ne yakışır diye düşündüm. boyunu posunu öğreneyim de ona göre alacağım giderken birşeyler. Ikeadan beğendiğim eşyaların fotoğraflarını çektim,eve gelip yaptığım hesapla yaklaşık 700 euro gibi bir miktara gayet güzel bir başlangıç yapabileceğim.
Sevgili blogum ben baya bir zavallı haldeyim anladığın üzere. Dün hoca isyana geldi artık "ben nerede yanlış yapıyorum" diyor adam. yerin dibine girdim, ama bu beni çok etkilemedi. kendimi yeraltından notlar'da gibi hissettim. çok sık giriyorum bu sıralar bu kitaba. hatırlarsam 4. sınıfta da böyle olmuştum. her şeyi boş verdiğim dönemdi o, öyle değil mi? :) daha doğrusu her şeyin beni boş verdiği dönem. o zamanlarda da kafamda kendimle uğraşmaktan ve bundan kısa süreliğine de olsa kurtulabilmek için sinemaya gitmekten başka birşey yapmıyordum. ah ne kötü günlerdi.. hiçbir şey yapmadığım halde ne büyük bir ceza çekmeye mahkum olmuştum.. o insanları, hiçbirini yaptıklarından dolayı affetmedim, affetmem de. onlar üzerindeki hıncım ve kızgınlığım hala sıcak. ama bunlar değil konumuz. o zamanlardaki kadar kızgın, kırgın ve boşvermişim yine. sorumsuz ve amaçsızım. umursamaz bir şekilde yaşıyorum hayatı. varlığımın annemden başka kimseye katkısı yok yine. bütün bunların sebebi de bu herhalde.. ben de birine bir faydam olması için hiçbir çaba göstermeyerek durumu kendi ellerimle kısır döngüye sokmak suretiyle 10 puanı hak ediyorum değil mi?
anam canım anam aradı şimdi. Allah'ım benden alsın ona versin, o çok yaşasın sağlıkla mutlulukla. istanbulda olsaydım hayatımın nasıl olacağını konuştuk. aklım hep yurt dışında olacaktı. ingilizcem iyi olmadığı için hiçbir şekilde yurt dışı bağlantılı bir işte çalışamayacaktım tabi. o yüzden gidenlere imrenmekle kalacaktım hep. barışla da ayrılmayacaktık. 10 sene filan sevgili kaldıktan sonra belki mutsuz bir evlilik yapacaktık, ya da bu beni bırakacaktı bu sene olmasa da seneye filan. olmayacaktı yani, olmayacaktı. sonrasında işimi küçümseyecektim, herkesin hayatına imrenecektim.. parlak bir hayat beklemeyecekti yani beni. ben de zaten "keşke kalsaydım"ı geçmişi yaşamak istediğimden söylüyorum. yaptığım seçim sonrasında beni beklediğini düşündüğüm muhteşem bir gelecek yok zira. annemde asıl zorluğun 4 sene sonra başlayacağını, hazır vaktim varken önümde uzanan 4 senelik bilinen geleceğin tadını çıkarmamı söylüyor. ne bilge kadın.. onu çok özledim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder